Meteoroloji'den gelen tahminler sonrası sağır sultanın bile duyduğu hafta sonu itibariyle yeni haftanın yağışlı geçeceği yer yer sel ve su taşkınlarına sebebiyet vereceği uyarısı sonrası Diyanet'in Cuma Hutbesi'nde kuraklık ve su kullanımı üzerine imamları konuşturması ve namazın akabinde Türkiye genelinde yağmur duası yapılması güzel ülkemde yakılan ormanların yerine binalar dikilmesine müsade eden, maden , Mermer ve taş ocağı işletmelerin para kazanması için orman ağaçlarının kesilmesine seyirci kalan iktidarının diyanet eliyle halkın dini duygularını sömürmekten öte bir etkinlik değildi.

Vatandaşı aç olan bir ülkede toplumun ilk imtihanı KURAKLIK ve akabinde yaşayacağı KITLIK olacaktır. Her ne kadar tarımsal üretim konusunda ürün çeşitliliği ve üretim bolluğu ile kıtlığı fazla hissetmeyecek gibi görünsek de su kaynaklarını doğru ve yerinde kullanmadığımız için kuraklık ve kıtlık ülkemiz için de kaçınılmazdır.

Özellikle dereler üzerinde mantar gibi çoğalan ve çevresindeki yaşam alanlarını tehdit eden HES'lerin varlığı su kaynaklarının kurumasına çevresindeki tarım alanlarının susuz kalmasına ve tarımsal üretimin daralmasına sebebiyet vermektedir.

Orman arazilerinin 49 yıllığına kiraya veriliyor olması ve bu arazilerdeki orman ağacı varlığının bir şekilde yok edilmesiyle yağmurun toprakla buluşması azaltacaktır.

Tarım arazilerinin terk edilip yerine beton binalar yapılması da yağmurun kısa süreli ve yoğun yağış bırakarak yağmasına, yağdığı yerde sel ve su taşkınlarına sebebiyet vermesine neden olmaktadır.

Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre son dönemdeki doğal afetlerin yüzde 90'ı sel, fırtına, sıcak hava dalgası, kuraklık ve diğer aşırı iklim hareketlerinden kaynaklanıyor. 2015 yılı sonunda kabul edilen Paris İklim Anlaşması, küresel ısınmanın bu yüzyıl sonuna kadar 2 derecenin altında tutulmasını ve fosil yakıt kullanımını azaltarak yenilenebilir enerjiye yönelmelerini hedefliyor. Şu ana kadar Türkiye'nin de arasında bulunduğu 197 ülke bu anlaşmayı imzaladı.

Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için ülkelerin bunu onaylaması da gerekiyor. New York'taki BM Genel Kurul Çalışmaları esnasında Rusya'nın da bu anlaşmayı onayladığını açıklamasının ardından dünyada bu anlaşmayı onaylamayan sadece 10 ülke kaldı. Bunlardan birisi de ne yazık ki Türkiye. Diğer ülkeler ise Angola, Eritre, Iran, Irak, Kirgizstan, Lübnan, Libya, Güney Sudan ve Yemen. Türkiye'nin geri kalmış ülkelerin yanında hâlâ bu sözleşmeyi onaylamaması ise bir hayli düşündürücü.

Dünyanın en büyük 20 ekonomisine sahip ülkelerin oluşturduğu G20'de ise Paris İklim Anlaşması'nı onaylamayan tek ülke Türkiye kaldı. Anlaşmayı 22 Nisan 2016'da imzalayan ana bir türlü onaylamayan Türkiye elbette ki iklim değişikliğine karşı önlem olarak yağmur duasına ve Cuma Hutbesi'nde su kullanımına dikkat çeken bir konuşma yaparak bu işi din üzerinden halletmeyi tercih etmiştir.

Hutbede asıl bahsedilecek olan konular belliyken sadece sudan bahsetmek, kuraklığın asıl sebeplerine değinmemek meseleyi sulandırmaktan başka bir işe yaramaz.

Sudan ve hutbede bahsetmişken Dünyanın en kısa hutbesi olarak da literatüre geçen hutbeden bahsetmek istiyorum. Biliyorum yazımız uzadı cama zaten hutbede söylenen de bir paragraf kadar.

Sudanlı bir imam Cuma günü hutbede "Aç bir insanın midesine bir lokma girmesine vesile olmak, bin cami yaptırmaktan daha hayırlıdır." diyerek dünyanın en kısa hutbesini okumuş olsa da söylediği sözlerdeki derin anlam düşündürücüdür.

Sudanlı imamın okuduğu hutbenin manasını ve benim bu yazımı anlayan anlamayana okuyan okumayanlara anlatsın lütfen...

Selam ve dua ile...